-oldu o zaman
perşembe, sabah, saat altı yirmiyedi. elindeki son a4ü koydu
masaya. ama önce bi kahve yapmalıydı. kahvesini yaptı. ışığı kapatıp güneşliği
çekti loş bi ortam lazımdı. tekrar düşünmeye başladı."bismillah"
hayır bunu denemiş ama yapamamıştı. durdu. nerdeyse türkçedeki bütün kelimeleri
denemişti ama bi türlü o ilk kelimeyi bulamamıştı. bu arada, evet, hala yazarken
a4 kullanıyordu bilgisayara yazmanın gerekli ortamı sağlamadığına inanıyordu.
rakı varken niye bira içsindi ki? düşünmeye odaklandı tekrar, aklına bir sürü
şey geliyordu ama hiçbiri tatmin etmiyordu. kahvesinden büyükçe bi yudum aldı.
kalemi yaratan rabbim, dedi, yardım et! büyükçe bi yudum daha alıp, belki ilham
olur diye, önündeki kitaptan bişeyler karıştırdı. ayraçta 'intihar
bombacılarını tanımak kolaydır, deneyimli intihar bombacısı olmaz' yazıyordu.
sonra kendi kendine, ey insanlık! azraili görünceye kadar oku ve yaz, dedi.
evet, evet bu iyi bir şeydi. bu ibadet, diye düşündü. canım Allah'ımın ilk emri
bu: oku! böyle bi Allaha inanmak çok güzeldi. kahveden bi yudum daha,
soğumuştu. telefonu, telefonu nerdeydi? saatlerdir tek bir mesaj gelmemişti.
varlığını unutacaktı nerdeyse. yalnız olduğunu düşünmüyordu ama. yalnız
değildi. çok fazla dostu vardı. bir başına canı sıkıldığında 'bu bizimki
yalnızlık değil, teklik.' diyordu. kahvesinden bi yudum daha aldı derken sigara
yakmadığını hatırladı, yudumu yutana kadar paketten bi dal çıkarttı, yuttu,
sigarayı yaktı. kahvesini kontrol etti, son yuduma gelmişti. içti. zaten
bitirmek için doldurmuştum, dedi. zaten ölmek için yaşıyoruz vakti geldiğinde
biz de biteriz. ayağa kalktı, bişeyler yazmaya çalıştığını unutmuştu artık,
amerikan balkona çöktü. vücudunun yarısı içerde yarısı dışardaydı. buz gibiydi
hava. sabah ayazı iliklerine kar yağdırmıştı. sigarasına devam etti. sokakta
işe giden bi kaç adam vardı, çok hızlıydılar, halbuki işe gidiyorlardı. büyük
ihtimalle hepsi işçiydi ve gittikleri yerde akşama kadar sömürüleceklerdi ama
aşıkçasına hızlıydılar. saat yediye iyice yaklaşmıştı yani kol saati öyle
olduğunu gösteriyordu. karşı pencerede bi hareketlenme oldu, umursamadı. bu
arada sigarasını içiyordu. uzaktan gelen araba sesleri dikkatini çekti.
kimdiler acaba ve ne işleri vardı onları bu kadar süratlendirecek? uyusa mıydı,
yoksa akşama kadar dayanıp akşam mı uyusaydı? biraz sonra uyusaydı.
parmaklarında bi sıcaklık sezdi, sigarası bitmişti. sövüp aşağı attı. bak işte,
o da bitmişti. liseye başlamıştı, bitmişti. şimdi üniversiteye başlayacaktı, o
da bitecekti. aslında doğmuştu ve hayatta bitecekti. bi tek bu bitmekler
bitmeyecekti. o yüzden takmıyordu artık bitmekleri. işte, mesela, bu sabahı da
bitirmek üzere yatağına gidiyordu. doğruca yatağına gitti. bu sabahla birlikte
bu yazı da bitti.
kirve
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder