17 Ekim 2014 Cuma

Yağmurda Gönüllerde Ahşaptır

Kimsenin gözlerinde böyle sular görmedim
aramadım da bir daha kimsede o kadar
göz o kadar renkli ve saç öyle bordo
bir gül ki teli bile kelimeleri yakar
bir okyanus ki suları kelimeleri boğar
o kelimeler bilememiştir daha
ve tanımlayamayacaktır seni henüz
ama okyanuslara sürgünlüğüm artık yeter
sor mezarlıktaki her bir taşa, kaç leylim bahar
hasretinden prangalar eskittim
güzün öyle geceleri hem soğuk hem kesif
hani kurşun sıksam geçmez geceden
gülden karanfil bitmez derler de
bak gecenin ayazında güle hasret zakkum
tek damlası zehrimin paslandırır zincirlerimi
yolu sana uğrayan kelimeler birer damlasıydı
yeniydi, yüreğimi yakıyordu
ağırdı, ruhumu ezip dağlıyordu
gecenin ayazında nereye kaçsam
mezarlara, zindanlara, köprü altlarına
yolu sana uğrayan kelimeler kulağımda mırıldanıyordu
ben ki aşıktım ben ki yoldaş, ismim bile
bunlara delil, kendimden başka anlatabileceğim kimsem,
dert yoktu, zakkum zehriyle dolu ve paslı prangalarım
suyuna yakın bir kelime arıyordum bende
mırıldanmak için okyanusun sessiz derinliğini
çıkıyordum zindanlardan, mezarlardan ve köprü altlarından
sessizce yürüyordum önüme çıkan içimdeki uzun yolu
hepsinin sonu çöl ortasında bir mabet, şehir
harap, depremin kerpiçlere verdiği yıkık ders gibi
yangının ahşaba verdiği kara ders gibi
okyanusların gemilere verdiği azgın ders gibi
sen bordosun verirsin ders bana da
sen haklısın çünkü kalbim kerpiç çünkü kalbim ahşap
bırak ısınsınlar birkaç kuru hatıranın
ateşinde sen onlara derinlerden bak!
vangelo

12 Ekim 2014 Pazar

Şehirlerarası

Arkadan gözetlendiğimi bilmek beni delirtiyordu.Olabildiğince dik,kendime güvenir adımlarla yürümeye çalışıyordum.
Zorla güzelleştirmeye çalıştığım için iyice bok oluyordu.Umursamaz görüneyim diye kollarımı sallıyor,ıslık öttürüyor,bir şeyler mırıldanıyordum.

Bunu kendisi istemişti.Veda.Böyle olmak zorunda değildi ama böyle olmalıydı.

Aslında her şey o güzel İstanbul sabahında başlamıştı.Çayımdan yudum alıp simitimin masaya dökülen susamlarını dişlerimin arasına kaçırırken.Geçti oturdu bir anda karşıma.
Böyle bir şey söyleyeceğini  beklemiyordum.Galiba beni delirtmeye çalışıyordu.Sustum.Hiçbir şey söylemedim.Gitmesini bekledim.Sanırım anladı beni ve gitti.Çayımı bitirdim kalktım oradan.
Bir anda söylediklerini unutmuş,dişlerimin arasındaki susamları temizleme derdine girmiştim.Hiçbir şey umurumda değildi o an benim için.Sonunda başardım.Kendi başıma yapabildiğim nadir işlerden biriydi.

Varmıştım  daireme.ilkin dolaptan birayı kaptım ve bir yudum aldım.Sonra duvara fırlattım şişeyi.Dengesiz tavırlarım sinirlerimi bozuyordu.Madem duvara fırlatacaksın neden alıyorsun kardeşim?
Bir şeyler okudum ve dışarı atasım geldi kendimi.Sokakların çocuğuydum aslında.Yalnız başıma yürümeliydim. Çünkü insan yalnızdı aslında kendi yolunda.

Polisti babası,İsmet özel deyimiyle cumhuriyetin bir kuluydu.Babasıyla pek anlaşamazdı.Onu o yüzden çok sevmiştim aslında.Bende anlaşamazdım çünkü babamla.Benzer şeyleri yaşayan insanların
birbirlerini anlaması pek zor olmazdı.Bir şeyler paylaşıyor,rakı masasına beraber oturuyor,beraber dinliyorduk neşet babayı.Şu adam varya derdi bana,şu adam beni benden alıyor be.
Benden de alıyordu.Konuşurdu hep,anlatırdı neyi varsa.İçini dökmesi içimi yakıyordu.Ben pek konuşmaz dinlemeyi tercih ederdim.Tercih meselesi.Çok şey görmüştü hayatta.
Onun dışında tanıdığım insanların hepsi gururluydu.Fazla gururdan ölebilirdi insan.Ama o öyle değildi.

Onunla tanışıklığımız çok eskiye dayanıyordu.Serin bir Ankara gecesinde tanışmıştık.
Tunalı'da  zengin bir kadının çantasından  20 lira alıp çantayı olduğu yere bırakıp kaçıyordu ki bana çarptı.Her şeyi görmüştüm.İhtiyacım var dedi.Dur bekle dedim ve peşinden koşmaya başladım.
o kaçıyor ben kovalıyordum sanki.Ama hayır öyle değildi.O koşuyor bende neden daha fazla para almadığını öğrenmek istiyordum.pes etti sonunda.
-ismim tunç,neden daha fazla para almadığını o kadar çok merak ediyorum ki...
-ismim demir,soyismim de. İhtiyacım olan bu kadardı tunç,neden daha fazla alayım ki?
haklıydı.o gece bir meyhaneye gittik onunla. gel dedim,her şey benden.
Ve tanıştık bu şekilde.

Günler,aylar,yıllar birbirini kovaladı ve biz çok şey paylaştık.Ama bu söylediği beni her şeyi bırakıp gitmeye öylesine zorlamıştı ki.Size bunu söylemeyeceğim.Bu ikimiz arasında.
son bir konuşma yapmalıydım ama.Çünkü veda öncesi,insana ömrü boyunca yetecek bir şeyler söylemek gerekirdi bence.Gidiyordum yanına.Üsküdar'da, o en çok sevdiği yere.

-yeter demir dedim,artık insanlar ölmesin,artık kan akmasın,artık devletler kanla beslenmesin ve babana söyle fazla cop kullanmasın!

Döndüm arkama yürümeye başladım.Arkadan gözetlendiğimi bilmek beni delirtiyordu.Olabildiğince dik,kendime güvenir adımlarla yürümeye çalışıyordum.


Zorla güzelleştirmeye çalıştığım için iyice bok oluyordu.Umursamaz görüneyim diye kollarımı sallıyor,ıslık öttürüyor,bir şeyler mırıldanıyordum.

kara kedi

11 Ekim 2014 Cumartesi

demek,damak

"03"

seçim,
içimdeki çelişki
varolanı indirgeme yetkisi
damarlarımda oy pusulası
zorla güzellik olmaz veli

hayatın gerçekleri tırnak arasında
metronom ister misin?
haydi içelim sağlığa

çay demle de çay içelim sami
yak bir sigara da unutalım dertleri


santo

Kan ve Bulantı

dünyanın dönüşü beynimi durduruyor
bazen bi bakıyorum
dünya durmuş beynim dönüyor
beynimde bi ateş
güneş sistemi beynimde düzenini kaybediyor
midemde tatlı bi bulantı
gecede nahoş bi boşluk
muş deyince bütün o boşluk doluyor
muş deyince magazin programlarında ortadoğu kurtarılıyor
bu anda güneş, batıdan doğuyor
batıdan kalkan uçaklar ortadoğuda terörist öldürüyor
ortadoğuda teroristler kafa kesiyor
ortadoğuda kafa kesen teroristler abdyi tehdit ediyor
ve yine batıdan kalkan uçaklar ortadoğuyu vuruyor
türkiyede bi popçunun yirmilik dişi çekilirken
ortadoğuda bi katil bi maktulun kanını içiyor
benimse beynim dönüyor
midemde tatlı bi bulantı
uykum kusuyor

kirve