Bilmeyerek yapmış olması ne yaptığı hatayı hafifletiyordu ne
de Alper’in kırılan kalbinin acısını dindiriyordu. Alper’in kalbi kırılmıştı ve
biz kırılan bütün kalplerin hesabını sormaya gelmiştik. Herkesin zayıf olduğu
bir noktası vardır. Ve Alper bu noktadan vurulmuştu.
Alper. Can'dan olma,
Rahime'den doğma. Yolda yürürken gördüğünüz elleri ceplerinde dolaşan hüzünlü
delikanlı. Biz. Kalbi kırılan insanlar için toplanan birkaç genç. İntikam
amaçlı. Herhangi bir kar amacımız yok. Ve bizden kimsenin haberi yok.
Alper bizim yakın arkadaşlarımızdan biri. Pek konuşmuyor.
Konuşmamayı tercih ediyor. Onu bu yüzden sorgulamıyoruz. Buna hakkımız yok.
Alper'in neler yaşayarak bu yaşa geldiğini çok geç öğrendik.
Sürekli annesinin babasını, yada babasının annesini öldüreceği düşüncesiyle
büyümüş. Evden gitmek istemiş yapamamış. Çünkü bazı sorumluluklar alabilmek
için ayaklarınızın üzerinde durabilmeniz gerekir. Alper o gücü hissetmemiş
kendinde. Sonra annesi de ölmüş babası da. Ölüm,kaçınılmaz son.
Biz de çok sıkıntı çekerek geldik bu yaşa. Biz.yani kırılan
kalplerin hesabını sormak için toplanan gençler. Aslında biz aynı mahallede
büyüyen,beraber futbol oynayan, mahalle maçı yapan çocuklarız.bir şeyler için
mücadeleye etmeyi o yaşlarda öğrendik. Birbirimiz için mücadele etmeyide. Hesap
sormaya karar verişimiz de o yıllara dayanıyor. Fırat'a karne hediyesi olarak
top almıştı babası. Fırat da bizi topuyla oynatır, maçları onun topuyla
yapmamıza izin verirdi. Biz de mahalle maçlarından önce antrenman yapardık.
Kazanmak için çalışmak gerektiğini de o yaşlarda öğrendik. Ama o zaman 30
yaşında olan Aykut (o zamanlar Aykut abi derdik çünkü henüz bizim kalbimizi
kırmamıştı. Kalbinizi kıran birine saygı göstermeyiniz!) topumuzu patlattı mahallede ses yapıyoruz
diye. Ve Fırat'ın kalbi kırıldı. Ağladı.
Bizde o gün söz verdik birbirimize,
kırılan bütün kalplerin hesabını soracağız diye.
Oturmuş beraber çay içiyorduk. Gidesim var dedi Alper.
Farklı yerlere, farklı ülkelere. Gezmek istiyorum fakat bunları yapabilmem için
para gerek dedi. Para.İnsanoğlunun en boktan buluşu. Takas en iyisiydi.
Şaşırtıyordu bizi bugün. Böyle içini dökmesine bizimle uzun uzun konuşmasına
alışkın değildik. Ama hoşumuza gidiyordu onun konuşması.O konuşsun diye biz
susuyor, susacağını anladığımızda sorular sorup konuşmasını sağlamaya
çalışıyorduk. Sonra birden durdu. Sanki bir şey bulmuştu. Bir şey icat etmişti.
Daha önce kimsenin düşünmediği bir şey düşünmüştü sanki. Biz dedi niye
yaşıyoruz? Neden geldik dünyaya? Neden kimse yaşamak isteyip istemediğimizi
sormadı? Ölünce her şey bitiyor mu?
Bitiyor ya da bitmiyor onu bilemiyoruz Alper. Çünkü hiç
ölmedik. Hiç yaşamadığı bir durumun neler getirdiğini nasıl bilebilir kı insan?
Bilemiyor Alper.
Sen çok konuşmazdın noldu sana? Gezmek mi istiyorsun.
Gezemezsin. Çünkü paran yok Alper. Burda böyle geçmek zorunda hayatın. Elinden
ne gelir ki. Hiç bir şey. Ellerini ceplerine sokup yürümekten başka ne gelirki
elinden. Bunları düşündüğünü bilmiyorduk. Biz bunları yıllardır düşünüyoruz
Alper ama cevabını bulamadık. Hala düşünüyoruz. Ama cevabı olmayan sorular
bunlar sanırım Alper. Annen ya da baban geri gelseydi onlara sorardın ölümün
nasıl bir şey olduğunu.
İşte bu zayıf noktasıydı Alper'in. Bu işte ustalaşmıştık
artık. Alper'in kalbi kırılmıştı bunu rahatlıkla anladık. Ve buna neden olan
bizden biriydi. Farkında değildi kalp kırdığının. Ama bu neyi değiştirirdi ki?
İnsandan önemli hiçbir şey yoktur dünyada. Ve onun kalbini
kırmak kadar da kötüsü yoktur.
Bilmeyerek yapılsa bile. Dikkatli olmak gerek. Tıpkı karşıdan karşıya
geçerken olduğu gibi. Ama intikam almak bir çeşit cezaydı.
Fırat'tı Alper'in canını acıtan. Yola beraber başkoyduğumuz
Fırat. Ondan nasıl intikam alacaktık? Çok düşündük ve onu çocukluk günleriyle
vurmaya karar verdik. Aykut'u gidip bulduk. Çıkardık Fırat'ın karşısına.
-Ben Aykut abin
-Abim değilsin sen
benim. İnsan hayatının en güzel, en saf, en temiz zamanlarını hatırlatıyorsun
bana. Bu özlem başımı ağrıtıyor, kalbimi acıtıyor.
Aykut'un Fırat'a çocukluk günlerini özleteceğini biliyorduk.
Böylelikle Fırat'a da yaptığı yanlışın cezasını ödetmiş olduk.
kara kedi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder